İlkokul birinci sınıfın hepimizin yaşamında özel bir yeri vardır. O güne kadar anlamsız birer sembol olarak gördüğümüz harflerin, sözcüklerin şifresini çözdüğümüz bir yolculuktur okuma yazma serüveni.
Küçük bedenleriyle yeni bir sosyal çevreye uyum sağlamaya çalışan çocuklar o güne kadar esnek kurallarla ve yüksek toleransla yaşamaya alışmışken katı kuralların olduğu dünyaya adım attıklarında bocalayabilirler.
Günümüzde sınıf öğretmenleri ilkokulun ilk haftasını bir geçiş süreci olarak görmeye ve çocukların okula alışabilmeleri için oyunlarla desteklemeye başladılar. Bu çok önemli bir gelişme. Aileden ayrılan çocuk öğretmeninde anne-baba şefkatini hissettiği zaman okulu da bir yuva olarak benimseyebilir. Tersine bir tutum hem çocuğun demoralize olmasına hem de öğretmenin daha fazla çabalamak zorunda kalmasına yol açacaktır.
Küçük elleriyle çizgileri, yuvarlakları yaparken ince motor gelişimleri birbirinden farklı seviyede olan çocukların aynı performansı göstermelerini beklemek nafile bir çabadır. 66 haftalık iken okula başlayan çocuk ile 67 haftalık çocuk arasında bile gelişim yönünden önemli bir fark vardır. Hal böyleyken farklı eğitim ve kültür seviyelerindeki ailelerden gelen çocuklar arasında gelişim farklılığı olması çok doğaldır.
Çocukların genel olarak konsantrasyon süresi yaşlarının iki katını geçmez. Yani 6 yaşındaki bir çocuğun odaklanma süresi maksimum 12 dakikadır. Öğretmenlerimiz bu konuda bilinçliler ancak ebeveynler bilgilendirilmezlerse boşuna bir çaba içinde olurlar.
Çocuk evde ödevini yaparken yanında olan anne ya da baba bir ana önce bitmesi için çocuktan daha sabırsız davranabiliyorlar. Odaklanma sürelerinin yanında ince motor gelişimlerini de dikkate almayan ebeveynlerin hem hayal kırıklığı yaşamaları hem de çocuğun öğrenme isteğini baltalamaları kuvvetle muhtemeldir.
İki farklı motivasyon türü vardır. Ya acıdan kaçarız ya hazza yaklaşırız. Çocuklarda bu durum daha belirgindir. Kimi çocuk ödevini yapmazsa başına gelecek olumsuzluklar hatırlatıldığında motive olur, kimi çocuksa ödevini yaptığında alacağı 'aferin'i düşünerek.
Bu yıl okula başlayan oğlumun ödevlerini yapma sürecinde karşılaştıklarımın da ışığında ebeveynlere tavsiyelerim;
Ödevini yapmaya bir türlü başlayamayan çocuğa herhangi bir şeye tam olarak yoğunlaştığı anda (örneğin çok sevdiği bir çizgi filmi izlerken) adıyla seslenin. Sizi duymadığından eminseniz "beş dakika sonra ödevini yapmak için derin bir istek duyacaksın," deyip yanından ayrılın. Trans halindeki çocuğunuz sizi duymasa da bilinçaltı bu iletiyi alacak ve beş dakika sonra ödevini yapmaya başlayacaktır
Ders materyallerini birlikte hazırlayın. Ödevini bu kalemle mi yapmayı seviyorsun, yoksa diğeriyle mi?" diye sorarak işe başlayın.
Çocuğunuzun yaşına göre odaklanma süresini hesaplayınız. Bu süreyi geçtiğinizde dikkatinin dağılacağını bilerek kısa süreli molalar veriniz. Mola süreleri odaklanma süresinden uzun olmamalıdır.
Ödevini yapmayan, dersini çalışmayan çocuğunuza önce "yarın diğer arkadaşların ödevlerini yapıp okula gidecekler. Öğretmenin senin ödevini yapmadığını görecek. Arkadaşlarına "aferin derken kendini nasıl hissedeceksin?" diye sorun. Eğer tepkisiz kalıyorsa bir süre sonra "ödevini yaptığın zaman gece ne kadar huzurlu uyuyorsun değil mi? Öğretmenin sana aferin dediğinde nasıl hissediyorsun?" diye soruyu değiştirin.
Sevginizi her zaman hissettirin. Hatalarını görmezden gelin ve olumlu olan her davranış ve tutumunda övgünüzü esirgemeyin.
çok teşekkürler Ayşegül hocam bu makale benim çok işime yaradı yazılanları hemen uygulayacağım İnşaAllah Eren de motive olur :)
YanıtlaSilSınıfımızda da 70 aydan küçük özellikle de 2010 doğumlu çocuklar var. Bunları derse adapte etmek çok zor oluyor. Çünkü bu çocuğun ana sınıfında oyun oynaması gerekirken zorla okuma yazma öğretmeye çalışıyoruz. Hem velisi hem de ben şu bir ayda bayağı yıprandık. :(( Dilerim okumayı söker yazmayı öğrenirler.. Yoksa seneye sınıfı tekrra etmek durumunda kalacaklar. Velileri ile bir daha görüşmek istiyorum. Lütfen pazartesi bana gelsinler.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
Silİlginiz için teşekkür ederim Hasan Bey. Eylül sizin gayretinizle ilerleme gösterecek inşallah. Lütfen şu bir kaç ay sıkı tutun da sonra üzülmeyelim.
Sil2010 doğumlu bir öğrencinin velisi olarak size teşekkür ediyorum. Çektiğiniz sıkıntıları emin olun anlamıyor değiliz. Belki dediğiniz gibi yıprandınız. Ama emin olun emekleriniz karşılıksız kalmıyor vede kalmayacaktır. Çizgi çizemeyen bir öğrenci şimdi 6 harfi ve 6 harften oluşan kelimeleri yazıyorlar. Belki diğerleri gibi çok güzel yazamıyorlar, belki onlar gibide okuyamıyorlar. Ama bomboşta değiller. Ve onların katettiği mesafe diğerlerinden daha fazla. Benim kızım 9 Eylül 2010 doğumlu şimdiye kadar diğer öğrencilerle yarıştırmadım. Denilen gibi 66 ay ve 67 ay arasında fark varken şu anda 62 ayına yeni girmiş kızımı 70 aylık arkadaşlarıyla yarıştırmam gerektiğini öğrendim. Hayırlısı diyelim.. Sayfanızı takip ediyoruz, yorum yazmamamız takip etmediğimiz veya ilgilenmediğimiz anlamına gelmesin lütfen. Size kutsal olan mesleğinizde başarılar ve kolaylıklar dilerim... İlk mesaj için özür dilerim yarısı eksik olmuş
SilBizim için çok faydalı bir makale Ayşenur hanım ilginiz için çok teşekkür ederim Azize Gündogdu
YanıtlaSilAysenur hocam bu konu hakkinda bizi bilgilendirdiginiz icin tesekur ederim.insallah faydasini goruruz .ilk okul senemiz oldugu icin niisa kadar ben ve esimde zorlaniyoruz verdiginiz bilgiler ve kendi cabamiz dogrultusunda insallah basaracagiz:)
YanıtlaSilBende paylaşımınız için teşekkür ediyorum.uygulamaya başlayıp başarı elde etmeyi diliyorum.
YanıtlaSilBir kaç günden beri takip edememiştim ben fatma.Makale o kadar faydalı oldu ki hocam anlatamam evet Alperende 15 şubat 2010 doğumlu.7 yaşında çoçuklar var sınıfta nasıl anlayış farkı olmasın ki aralarında bu beni çok üzmüştü önce birde ana okulunada veremedim.ama düşündüğümden çok geride de kalmadı sanırım.önce sizin ilginize çok teşekkür ederim Ayşenur hocam.Allah zihin açıklığı versin çocuklarımıza.
YanıtlaSil